Lozan Barış Antlaşması’nda da yer alan 30 Ocak 1923 tarihli Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sözleşmesi kapsamında 1924’ten 1933’e kadar Bursa’ya yaklaşık 34 bin kişi geldi.
Mübadillerin 14 bini Bursa merkez ve köylerinde, 20 bini ise Orhangazi, Mustafakemalpaşa, Mudanya, Karacabey ve Gemlik ilçelerinde iskan edildi.
Bursa’da yıllarca kah acı kah tatlı günleri birbirleriyle ve bölge halkıyla paylaşan, ekmeklerini kazanan, hoş bir sada bırakarak ebediyete göçen mübadiller, çocuklarına ve torunlarına anılarını, gelenek ve göreneklerini, kullandıkları eşyaları miras bıraktı.
Nilüfer Belediyesi ile Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğince bu eşyaların gelecek nesillere aktarılması için hazırlanan Görükle Mübadele Evi, “Gidenlerin ve gelenlerin anısına” temasıyla Türkiye ile Yunanistan arasında sözleşmenin imzalanmasının 93’üncü yılında, 30 Ocak 2016’da açıldı.
Görükle semtinde restore edilen Rumlardan kalma iki katlı binada, mübadillerin çocukları ve torunlarını bağışladığı, Yunanistan’dan gelen Türkler ile bu ülkeye giden Rumların kullandığı tarım aletleri, mutfak eşyaları, kıyafetler ve mutfak gereçlerinden oluşan yüzlerce parça bulunuyor.
İkinci kuşak mübadil Bayram Akıncı’nın annesinin hamur teknesi, mutfak eşyaları, duvar saati, radyo, babasının silahı, dedesinin çarığı, aile büyüklerine ait tarihi belgeler de müzede sergileniyor.
Müzenin kurucularından Akıncı, Yunanistan’ın Serez bölgesinden olan babası ile Kavalalı annesinin, mübadele döneminde Selanik üzerinden gemiyle Bursa’ya geldiğini söyledi.
Çocukluğunun, atalarının mübadele hatıralarıyla geçtiğini belirten Akıncı, “Onların, yokluğu anlatmalarıyla büyüdük. O yokluğun ucunu biz de yakaladık. Fotoğrafımız var. Benim bebeklik fotoğrafımda ablam, annem, babam, ağabeyim var. Ablamdan kalan elbiseyi ağabeyim giyiyor, kız elbisesi. Düşünebiliyor musunuz? Yok. Biz, onların anlattıklarıyla büyüdüğümüz için biz de halen ‘memleket’ diyoruz oraya. Onlar ‘memleket’ diye diye göremeden gittiler” diye konuştu.
Babası geldi, amcası Yunanistan’da kaldı
Akıncı, amcalarından birinin 1924 yılı öncesinde bir Yunan kızıyla evlendiğini, çocuklarının olduğunu, mübadele başlayınca karısı Türkiye’ye gelmek istemediğinden ailece orada kaldıklarını aktardı.
Atalarının anlattıklarıyla büyüdükleri için onlara vefa borçlarını ödemeye çalıştıklarını dile getiren Akıncı, “Bu eşyaları toparlamak nasıl oldu? İşte bir merak. Onların vermiş olduğu duyguyla bu işi yaptım. Aşağı yukarı 25 senede topladım. Tabii yaşananlar kolay şeyler değil. Onların çektikleri acılar da kolay değil” dedi.
Yaşadıkları duyguları, anıları gelecek nesillere aktarmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Akıncı, tarım aletlerinden mutfak eşyalarına, ev ortamına, giysilerine kadar çeşitli malzemeleri topladığını, bu yaşanmışlığı herkesin görmesini istediklerini bildirdi.
Müzeyi gezenlerin farklı duygular yaşadığını aktaran Akıncı, “Bu duyguyu verdiğimize inanıyorum. Kuzey Makedonya’dan bir grup gelmişti. Mankenlerin üzerindeki fıta (önlük), babaanneme ait. Erkek mankenin üzerindeki pantolon, babamın dayısına ait. Bir kadın onları görünce ağlamaya başladı. ‘Ben bunları görünce dedemi gördüm, onu hatırladım o yüzden duygulandım’ dedi” ifadesini kullandı.
Akıncı, aile büyüklerinden kalan resmi bir belgenin hikayesini şöyle anlattı:
“Yunanistan’da Türklerin bir kısmını askere çağırıyorlar. Bunların arasında bizim aile büyüklerimizden birisi de var fakat o, askerlik yapmak istemiyor. Yunan asker olmayı reddediyor. Reddedince ‘Sen Yunanistan vatandaşısın, neden reddediyorsun?’ diye mahkemeye veriyorlar. 1923 yılında o zamanki parayla 4 bin drahmi para cezasına çarptırılıyor. Bu parayı temin edip veriyorlar ve askerlikten muaf oluyor.”
Bayram Akıncı, baba ocağı Serez’e ilk kez 2003’te gittiğini, ailesinin evini, atalarının mezarlarını gördüğünü sözlerine ekledi.
GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024